Psikoloji & Psikiyatri
Psikoloji ve psikiyatrinin internet adresiEmpati Kurma Becerisi
Birçok insan empati kurma konusunda kendisinin başarılı olduğu görüşündedir. Kendini karşıdakinin yerine koyup onun bakış açısını anlamak ve onun hissettiklerini hissetmek kolay bir şeymiş gibi düşünülür. Fakat çoğu zaman empati kurdum diyenin akıl yürüttüğü ve ‘onun başına gelen benim başıma gelseydi ne düşünürdüm ne hissederdim’ tarzında bir yaklaşım içinde olduğu görülür.
Empatiyi açıklamaya çalışan bazı tanımlar ve verilen yanlış örnekler kavramın anlaşılmasını ve nasıl yaşanacağını anlamayı güçleştirmektedir. Örneğin ‘kendini karşısındaki insanın yerine koyma’ olarak tanımlandığında empati nasıl deneyimleneceği bilinemeyen bir kavrama dönüşmektedir. Bunun sonucu olarak da empati çoğu zaman ‘benim başıma gelseydi ne düşünür ne hissederdim’ şeklinde değerlendirilir.
Empati kurma becerisini arttırmanın ilk aşaması anlaşılır ve kavranabilir bir tanım oluşturmaktan geçer. Empati öz olarak ‘karşımızdaki kişinin yaşadığı duyguları, aklından geçen düşünceleri, bu duygu ve düşüncelerin neden ortaya çıktığını anlama’ olarak tanımlanabilir. Bu tanım daha anlaşılır bir kavramı çağrıştırmaktadır. Ayrıca bu tanım empati kurmanın birçok beceriden oluşan bir deneyim olduğunu vurgulamaktadır. Aşağıda empati deneyiminin başarılı olması için gereksinim duyulan beceriler ayrı ayrı ele alınmaktadır.
İçebakış becerisi
Empati kurma sürecinde her türlü algıyla elde edilen bilgiyi, zihnimizde canlananları, aklımızdan geçen düşünceleri ve yaşadığımız duyguları kullanırız. Karşımızdaki insanı doğru anlayabilmek için ilişki içinde olduğumuz süre içinde deneyimlediğimiz her şeyi doğru anlamlandırmak gerekmektedir.
Karşıdaki insanı anlamada yalnız farkında olduğumuz algılarımız (duyduklarımız, gördüklerimiz vs) etkili olmaz. Asıl belirleyici olan algılarımızın iç dünyamızda canlandırdıklarıdır. Bunlar ise belleğimizde saklanan (ve önemli bir kısmı bilinçdışı olan) ruhsal içerikle ilintilidir. Ancak bu bilgiden yaşamadığımız bir şeyi anlayamayacağımız sonucu çıkarılmamalıdır. Yaşamasak da okuduklarımız, gördüklerimiz ve duyduklarımız aynı etkiyi yapabilmektedir. Ayrıca beynimizin benzerlikleri kullanarak çıkarım yapabiliyor olması karşımızdaki insanın yaşadığını yaşamamış olsak bile onu anlamamızı sağlamaktadır.
Burada vurgulanması gereken diğer önemli nokta da belli bir deneyimi yaşayan ile onu gözleyende aynı sinirsel etkinleşmenin olduğu bilgisidir. Deneyimi gözleyen kişinin de aynı sinir hücrelerinde (ayna nöronlar) sanki o deneyimi kendisi yaşıyormuş gibi etkinleşme söz konusu olmaktadır. Diğer yandan algıladıklarımızın eş zamanlı olarak iç dünyamızda kendimize ait ruhsal içeriği de canlandırıyor olması gözlediğimizi katışıksız anlamamızı engellemektedir.
İçebakış yalnız içdünyada deneyimlenenleri fark etmek ile sınırlı bir kavram değildir. İçe bakışın önemli bir bileşeni de duygu ve düşüncelerimizin kime ait olduğunu ayrıştırabilmedir. İlişki süreci içinde deneyimlediğimiz duygu ve düşüncelerin ‘tümüyle kendimize ait olanlar’ ile ‘karşımızdakinin bizde canlandırdıkları’nı ayırabilmek özel bir çabayla kazanılabilen (fakat her zaman yanılma olasılığımızın olduğu) bir beceridir. Başka bir deyişle karşımızdaki insanın sorununu kendi sorunumuz haline getirmememiz ya da karşımızdaki insanın sorununun bize geçmişte yaşadığımız bir olayı hatırlatması ve bunun etkisi altında kalma empati kurmadan uzaklaştığımızı gösterir.
İyi bir gözlemci olmak
Empati kurma sürecinde her türlü bilginin kullanılması can alıcı önem taşır. Bu süreçte işitme, görme, koklama, dokunma ve tatma ile karşıdaki hakkında elde edilebilen bilgiler dikkatlice değerlendirilmelidir. Yüz ifadesi, beden dili, sese yansıyanlar, giyim kuşam, bakış, duruş ve sesleniş mümkün olduğunca izlenmelidir. Beş duyu ile algıladıklarımız olmadan karşımızdaki insanı anlamak mümkün değildir.
İyi bir dinleyici olmak
Karşımızdaki kişinin söylediklerini doğru anlayabilmek için iyi bir dinleyici olmak, önyargısız, can kulağıyla ve söylenenleri kaçırmadan dinlemek gerekmektedir. Sorularla konuyu açmak, karşıdakini kendini rahat ifade edeceği bir ortam oluşturmak iletişimin derinliğini arttırmaktadır.
Kendini iyi tanımak
Karşımızdaki insanı anlamaya çalıştığımızda doğal olarak kendimizden yola çıkarız. Hissettiklerimize ve aklımızdan geçenlere bakarız. Bu nedenle empati sürecinde başarılı olmada bir insanın kendini iyi tanıması gerekmektedir. Örneğin alıngan bir insan bu özelliğinin farkında değilse aldığı haber nedeniyle üzgün olan bir kişinin kendisine soğuk davrandığını düşünebilir. Bu kişinin alıngan bir insan olmanın kendisinde oluşturduğu duygu ve düşüncelerden sıyrılamadığı sürece empati kurmada başarılı olması mümkün değildir.
Duygularının yeterince farkında olmak
İletişim süreci içinde olan insanlar birbirlerini etkiler ve çeşitli duygular yaşarlar. Bunların ne kadarının ya da hangisinin kendimizle ya da karşımızdaki ile ilgili olduğunu ayırt etmek çok zordur. Örneğin işine karışılmasına sinir olan bir kişi kendisine basit bir öneri getirildiğinde bile sinir olur. Hızlıca ve yanlış olabilecek biçimde karşısındakini herkesin işine karışan bir kişi olarak değerlendirme eğiliminde olur. Doğru değerlendirmeyi başarabilmek ise ancak diğer ipuçlarını da gerektiği biçimde kullanmak ve duyguların kendisiyle ilgili kaynaklarını görebilmek ile mümkündür.
Karşımızdaki insanın tutum ve davranışları bizi doğal olarak etkiler ve çeşitli duygular yaşamamıza neden olur. Yaşadığımız duygular kendimiz ile ilgili olsa bile karşımızdaki insan hakkında bize bilgi vermektedir.
Kendi yaşadıklarımızdan dolayı duyguların yoğun biçimde yaşandığı anlarda karşımızdaki insanı anlamak zordur. Böyle durumlarda hemen her insan yaşadığı duygunun etkisinde kalır.
Esnek olmak/ Önyargılardan sıyrılabilmek
Her insanın kendine göre doğruları vardır. İnsanoğlu kendisinin yanılabileceğini, yanlış ya da hatalı olabileceğini düşünmek istemez. Dünyayı kendi bakış açısı ile değerlendirir ve herkesin öyle gördüğünü sanır. Oysa karşımızdaki insanı doğru biçimde anlamada kendi perspektifimizden ve bakış açımızdan uzaklaşabilmek, esnek olabilmek ve önyargılardan sıyrılabilmek gerekir.
İç dünyanın işleyiş düzeneklerini bilmek
Birçok insan iradenin insan davranışında mutlak belirleyici olduğunu, isterse her insanın gerektiği şekilde mantıklı davranabileceğini düşünür. Oysa gerçek böyle değildir. İrade ile ya da mantıklı düşünmeye çalışarak insanoğlu yaşayacağı duyguları kolayca değiştiremez.
Empati kurmada mantığın egemen olmadığı ve iradenin söz geçiremediği iç dünyanın işleyiş düzeneklerini bilmek (hissederek de olsa) çok önemlidir. Bunun için de ‘bilinçdışının insan davranışına etkileri’, ‘savunma düzenekleri ile gerçekliğin çarpıtarak algılanabileceği’, ‘ne olursa olsun her koşulda doyum arayışı içinde olan dürtülerin varlığı’, ‘süperegonun yargılayıcılığı’ ve ‘çocukluğun ilk yıllarında yaşananların ruhsal yapıdaki izleri’ gibi konularda bilgi sahibi olmak gerekmektedir.
Başkasının bakış açısını görebilmek
Başkasının bakış açısıyla bakabilmenin yolu karşımızdaki insan ve onun içinde bulunduğu/yaşadığı durum/ortam hakkında bilgi sahibi olmaktan geçer. Fakat asıl önemli olan kendi bakış açımızdan çıkabilme, kendi değer ve önyargılarımızdan sıyrılmayı sağlayacak esneyebilme yeteneğidir.
Bilgi sahibi olmak yalnız onun söylediklerinden yola çıkmak anlamına gelmez. Onun kendisinde göremediğini ve sezgisel olarak farkına varılanları da dikkate almak gerekir. Örneğin bazı insanlar kıskanç bir insan olmadıklarını söylerler fakat kıskanç oldukları her hallerinden bellidir.
Diğer insanlara duyarlı olmak
Karşımızdaki insana o kişi olduğu için ve/veya bir insan olduğu için duyarlı olmak empati kurmada başarıyı arttıran bir etmendir. İyi ilişkiler geliştirme, gereksinimlerini karşılama, yardım etme ve onun gelişimine katkıda bulunma isteği karşımızdaki kişiyi daha iyi anlama isteğini güçlendirmektedir. İnsanlara, insana ve karşımızdaki insana değer verme, önemseme ve dikkate alma empati kurmanın başlamasında ve sürmesinde önemli bir role sahiptir.
Sonuç olarak empati ‘karşımızdaki kişinin yaşadığı duyguları, aklından geçen düşünceleri, bu duygu ve düşüncelerin neden ortaya çıktığını anlama’ olarak tanımlandığında daha anlaşılır, kavranabilir ve uygulanabilir bir kavram ortaya çıkmaktadır. Empati kurma sürecinde kullanılan beceriler de dikkate alındığında empatinin kazanılabilen bir beceri bütünü olduğu daha iyi görülmektedir.
Güncelleme: 03.04.2021
Prof. Dr. Erol Özmen
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi
Psikiyatri Anabilim Dalı
Muayenehane:
Talatpaşa Bulvarı, No: 50, Dora Apt, Kat: 3, Daire: 3, Alsancak, İzmir
Yüz yüze ya da online görüşme randevusu için telefon : 0 542 236 13 54
Yazılı olarak izin alınmadan alıntı yapılamaz.
Prof. Dr. Erol Özmen’in diğer makaleleri için lütfen tıklayınız