Psikoloji & Psikiyatri
Psikoloji ve psikiyatrinin internet adresiÇocuk ve Otizm
Klinik Psikolog Çiğdem Koşe Demiray
Otizm genellikle çocuk 30 aylık iken fark edilir. Ailelerin çocuklarının konuşmamasından ve çevresindeki insanlar ile iletişim kurmamasından endişelenmesi ile fark edilir.
Bazı erken belirtileri:
- Çocuğun altı aylıkken gülmemesi
- Dokuz aylıkken seslere ve mimiklere tepki vermemesi
- On iki aylıkken agulamaması, parmağı ile istediği şeyi işaret etmemesi, el sallamaması
- On altı aylıkken tek kelime dahi söylememesi
- Yirmi dört aylıkken iki kelimeyi birleştirememesi
- Gelişimsel süreçte gerileme yaşanması (örneğin 2 yaşına kadar konuşurken, 2 yaşından sonra konuşmamaya başlaması)
Okul öncesi dönemde otizmli çocuk çevresine karşı ilgisizdir ve çevresindeki insanlara tepki vermez. Otizmli çocukların birçoğu göz kontağı kurmazlar. Otizmli birçok çocuk hayatları boyunca hiç konuşmazlar. Konuşanlar ise kendilerinden bahsederken 3. şahıs gibi konuşabilirler ya da ekolali diye adlandırılan, karşı tarafın söylediğini tekrarlama davranışında bulunabilirler.
Otizm’in hafiften ağıra doğru farklı şiddetleri vardır. Bazı çocuklar okula sosyal yönden uyum sağlayamasa da, okul notları yüksektir. Büyüdüklerinde hayatlarını tek başlarına idame ettirebilirler. Bazı çocukların da işlevsellikleri çok daha düşük seviyededir. Otizmli çocuklarda zeka geriliği görülebilir. Bazı durumlarda ise otizmli çocukların müzik, resim gibi alanlarda özel yetenekleri olabilir.
Otizm’in nedeni bilinmemektedir. Son teoriler, merkezi sinir sistemindeki yapısal ya da işlevsel bir sorundan kaynaklandığını belirtmektedirler. Bilinen şey ise anne ve babanın otizme neden olmadığıdır.
Otizmli çocukların detaylı bir değerlendirmeye ve özel bir eğitim planına ihtiyaçları vardır. Otizmin tam bir tedavisi olmasa da erken yaşta sağlanacak doğru özel eğitim programı çocuğun gelişimini olumlu yönde etkilemekte ve otizm belirtilerinde azalmaya yol açmaktadır.
Klinik Psikolog Çiğdem Koşe Demiray
Yazılı olarak izin alınmadan alıntı yapılamaz.
Klinik Psikolog Çiğdem Koşe Demiray’ın diğer makaleleri için lütfen tıklayınız