Psikoloji & Psikiyatri

Psikoloji ve psikiyatrinin internet adresi

İş Yaşamında İşler Bazen Ters Gider

Prof. Dr. Erol Özmen
Yaşamında İşler Bazen Ters Gider Erol Özmen1 e1515440873587 - İş Yaşamında İşler Bazen Ters Gider

İş yaşamında genellikle başarıya ve nasıl başarılı olunacağına odaklanılıyor olsa da başarısızlık ya da çalışanların isteklerinin ve beklentilerinin gerçekleşmediği sık görülür. Başarısızlık yaşayanlara ve beklentileri gerçekleşmeyenlere yine nasıl başarılı olunacağının ve sonuç elde etmenin yolları gösterilmeye çalışılır. Oysa işyerinde beklentileri karşılanmayan insanların yaşadığı ruhsal yıkım, onlarda bazen yeni bir girişimde bulunma gücü bırakmaz. Bu nedenle böylesi durumlarda öncelik yeni bir atılımda bulunmak değil, hayal kırıklığı yaşayan kişinin ruhsal yıkım yaşamasını önlemek olmalıdır.

İş yaşamında karşılaşılan güçlükler kimi zaman önemsiz, kimi zaman da insanın yaşamını alt üst edecek sonuçlar yaratacak nitelikler taşır. Bazen de dıştan bakıldığında küçük gibi görünen bir olayın, o kişi için (iç dünyasında taşıdığı önem nedeniyle) büyük anlamlar taşıdığı görülmektedir. Yaşanan güçlüklere örnekler olarak “işten atılma”, “yönetici iken görevden alınma”, “bir seçimi kaybetme”, “görev yerinin değiştirilmesi”, “performansın yeterli bulunmaması”, “beklenen yükselme ya da atamanın gerçekleşmemesi” ve “haksızlığa uğramak” sayılabilir. İş yaşamında karşılaşılabilen başka bir önemli güçlük de bazı kişilerin yöneticiler tarafından çeşitli gerekçelerle mağdur edilmeleri ve yıldırarak işten ayrılmalarını sağlamak için psikolojik baskı altına alınmalarıdır; ancak mobbing ve mobbing kurbanları bu yazının amaçları dışındadır. Bu yazıda iş yaşamında küçük ya da büyük her hangi bir başarısızlık yaşayan ya da mağdur edilen kişilere yönelik önerilerde bulunulacaktır.

Sabırlı olun: Yaşanan olumsuzlukların yarattığı duygular ve düşünceler insanların tepkisel davranmasına neden olabilmektedir. İnsanların haksızlığa uğradığı ve hayal kırıklığı hissettikler dönemlerde yaşadığı duygu ve düşünceler zaman içinde (en azından şiddet olarak) değişebilmektedir. Bu nedenle sabırlı olunmalı yaşanan duygu ve düşüncelerin etkisiyle tepkisel çatışmalar yaratmamaya özen gösterilmelidir.

Özgüveninizi, özsaygınızı ve değerlilik duygunuzu koruyun: Her hangi bir başarısızlık ya da insanın istek ve beklentilerinin gerçekleşmemesi (özellikle çok önemsenen bir konuysa) o kişide kendisiyle ilgili olumsuz düşüncelerin ortaya çıkmasına neden olur. Kendisine olan güveni kaybeder, kendisini bir iş beceremeyen değersiz bir insan olarak görmeye başlar. Bu nedenle böyle dönemlerde özgüven, özsaygı ve değerlilik duygusunun korunması çok önemlidir.

Kendinizi geliştirin: Yaşanan olumsuzluklar bazen insanların her şeyden vaz geçmesine neden olabilmektedir. Oysa insanın eksikliklerini belirleyerek onları tamamlamaya çalışması ya da yeni bir açılım sağlayabilmek amacıyla başka alanlarda kendini geliştirmeye yönelmesi uzun dönemde daha yararlı olmaktadır.

Kendinizi toplumdan koparmayın: İşyerlerinde bir haksızlığa uğrayan insanlar çevrelerindeki insanlardan bekledikleri desteği alamadıklarını düşündükleri için, çoğu zaman kendilerini toplumdan soyutlamaktadırlar. Bu tutum yaşanan ruhsal yıkımı daha da arttırdığından insanlarla ilişkilerin geliştirilmeye çalışılması, yeni dost ve arkadaşlıklar edinilmesi gerekmektedir. Bazen de bazı yöneticilerin yıldırmaya çalıştığı kişilerin yalnız kalması için baskı uyguladıkları görülmektedir; böyle bir durumla karşı karşıya iseniz bunu kırmak için elinizden geleni yapın.

Suçu yalnız başkalarında aramayın: İstemediği bir şey yaşadığında sorumluluğu başkalarında aramak en sık gözlenen insan davranışlarından birisidir. Bu bazen tümüyle doğru olabilirse de sorumluluğu tümüyle başkasına yükleyen ve yalnız diğer insanları suçlayan tutum insanı içinde bulunduğu durumdan kurtarmamaktadır. Başkalarının sorumluluklarına odaklandığı kadar insanın kendi yapabilecekleri üzerine de eğilmesi gerekmektedir. Fakat bu eğilmenin bütün sorumluğu kendi üzerine alma boyutuna varmaması, kendinden hesap sorma boyutundan çok geleceğe yönelik ders alma tarzında olmalıdır.

Hobilerinizi gerçekleştirmeye çalışın: Çalışanların pek çoğu iş yoğunluğu, zaman ayıramama gibi çeşitli gerekçelerle hobilerini ihmal etmektedirler. Oysa insanlar için hoşlanarak yaptığı her türlü etkinlik önemli bir ruhsal enerji kaynağıdır. İşle ilgili olmayan etkinlikler (hobiler), insanın işin yarattığı stresten kurtulmasına, ruh sağlığını koruması ve geliştirmesine katkıda bulunmaktadır.

Yaşadıklarınızı yakın arkadaşlarınızla paylaşın, dertleşin: İnsanın yaşadığı duyguları güvendiği birisine anlatması onun rahatlamasını sağlamaktadır. Bu nedenle yaşadığınız öfkeyi, hayal kırıklığını, küskünlüğü ve çaresizliği dostlarınızla konuşun. Fakat hayatın devam ettiğini, yaşadığınız haksızlıklara ve onların yarattığı duygulara saplanıp kalmanın da yarardan çok zarar getirdiğini unutmayın.

Sosyal destek sisteminizi harekete geçirin: İnsanın yakın ilişki içinde olduğu insanların var olması hem ruh sağlığının bir göstergesi hem de ruh sağlığını koruyucu işlev gören bir durumdur. Zor günler yaşadığınızda arkadaşlarınızla, dostlarınızla daha çok birlikte olmak için özel çaba harcayın ve size yeni bir açılım yapma konusunda nasıl yardımcı olabileceklerini araştırın. Ancak bu çabanın sürekli yalnız az sayıdaki insanla birlikte olmak ve toplumdan uzaklaşmak gibi bir sonuç yaratmamasına dikkat edin.

Kişiselleştirme ve genelleştirme içinde olup olmadığınızı gözden geçirin: Çeşitli olumsuzluklar yaşayan bazı insanların her şeyden kendilerini sorumlu tuttukları, kendileri ve diğer insanlarla ilgili olumsuz genelleştirmeler içine girdikleri görülmektedir. Yaşadıklarınızı güvendiğiniz arkadaşlarınızla gözden geçirerek, gereksiz yere kendinizi suçlayıp suçlamadığınızı ve aşağılayıp aşağılamadığınızı değerlendirin. Böyle bir eğiliminiz varsa kendinize sık sık “hatasız kul olmaz” sözünü anımsatın ve kendinize “yanlış yapma hakkı” tanıyın.

Değerlerinize sahip çıkın: Yaşanan bir başarısızlığın en olumsuz sonuçlarından birisi de insanın sahip olduğu değerleri sorgulaması ve bu değerlerin aşınmaya uğramasıdır. Hatta bu aşınma dünyanın ve insanların tümüyle olumsuz gözle değerlendirilmesine kadar varabilmekte; iyiliksever, özverili, çalışkan insanların bencil bir insan olmanın arayışına düştükleri görülebilmektedir. Yaşadığınız sorunların ve sonuçların sahip olduğunuz değerlerin yanlış olduğu anlamına gelmediğini, sizi siz yapan en önemli özelliğinizin sahip olduğunuz değerler olduğunu ve değerlerinizi yitirdiğinizde yaşamın eski tadını vermeyeceğini unutmayın. Hayal kırıklığınızın size egemen olmasına izin vermeyin, değerlerinizin aşınmaması için elinizden ne geliyorsa yapın.

Her yerde herkese haklı olduğunuzu size haksızlık yapıldığını kanıtlamaya çalışmayın: Haksızlığa uğradığını düşünen kişilerin en çok kullandığı başa çıkma düzeneklerinden birisi de yaşadıklarını her gördüğüne anlatmaktır. Bitmek tükenmek bilmeyen onaylanma ve haklı olduğunun teslim edilmesi gereksinimi yıpratıcı bir süreçtir. Dertleşmeden öte aşırıya kaçan biçimde yaşadığı haksızlığı bıkıp usanmadan aynı kişiye bile tekrar tekrar anlatmanın insanların sizden uzaklaşmasına yol açabileceğini unutmayın. Çünkü sizin dışınızdaki insanların yaşadıklarınızı “tam sizin gördüğünüz gibi görmesi”, “tam sizin değerlendirdiğiniz gibi değerlendirmesi” ya da yaşadıklarınıza “sizin verdiğiniz önemi vermesi” mümkün değildir.

Geleceğe bakın: Ne kadar örseleyici bir sorun olursa olsun yaşanan olumsuz olaylar uygun bir şekilde atlatıldığında o kişinin ruhsal gelişimine, başka bir deyişle kişinin ruhsal olarak olgunlaşmasına katkıda bulunmaktadır. Yaşananlar bir yandan da insanları ve insanın kendisini daha iyi tanıması için bir fırsattır. İnsanın yaşadığı olumsuz bir olayın yarattığı sarmaldan kurtulabilmesi önemli bir ruhsal güçtür. Yaşadıklarınızı yok saymadan, eleştirel bir gözle değerlendirerek gelecekte neler yapabileceğinizi belirleyin. Gerekirse kişisel “vizyon”unuzu gözden geçirin. Başarılı olamayacağınız bir kulvarda olup olmadığınızı gözden geçirin; gerekirse kulvar değiştirin.

Başarı ve başarısızlık anlayışınızı gözden geçirin: Bazı kişiler için başarılı olmak sonu olmayan ve hiçbir zaman ulaşılamayan nitelikler taşır. Siz de “şampiyon olmadıkça hiçbir şey başarı sayılmaz” anlayışında ya da her başarınızda bir kusur ya da eksiklik bulma eğiliminde iseniz bunu değiştirin. Çünkü uğraş vermek bile başlı başına önemli bir başarıdır.

Her şeyin dışında bir gün her şeyin dönebileceğini ya da dönmese bile mutlu olmanın yeni bir dünya kurmanın yine de mümkün olduğunu hayatın bir çok kez gösterdiğini unutmayın.

Prof. Dr. Erol Özmen

Muayenehane:
Talatpaşa Bulvarı, No: 50, Dora Apt, Kat: 3, Daire: 3, Alsancak, İzmir
Yüz yüze ya da  online görüşme randevusu için telefon : 0 542 236 13 54

Yazılı olarak izin alınmadan alıntı yapılamaz.

Prof. Dr. Erol Özmen’in diğer makaleleri için lütfen tıklayınız