Psikoloji & Psikiyatri
Psikoloji ve psikiyatrinin internet adresi“Şimdi Üniversiteli Olduk”
Üniversiteye başlamak her gençte büyük bir heyecan yaratır. Yaşamının önemli bir dönemecinde olduğunu fark etmesi yanında üniversite yaşamının albenisi de genci etkiler.
Daha özgür yaşayacağı düşüncesinin yarattığı tatlı heyecana bir yandan da ailesinden uzakta kendi başına yapıp yapamayacağının tedirginliği karışır. Yeni arkadaşlar, yeni gruplar edinecek olma, karşı cinsiyetle daha yakın olacağını düşünme, hayal ettiği sosyal ortama kavuşacağı, zorlu akademik süreç, sınavlar, aileye yük olma düşünceleri gençlerin kafalarını kurcalar.
Bu düşünceler, kaygılar ve beklentiler zaman zaman çeşitli sıkıntılar yaşanmasına neden olur. Fakat bu sıkıntıların bugünden yarına aşılması mümkün değildir. Yaşanan sıkıntılar ile baş edebilecek duruma gelmek çoğu zaman aylar alır. Belki de ilk yapılması gereken bütün bunların son derece doğal bir süreç olduğunu kabul etmektir. Aşağıda şimdi üniversiteli olduk diyenlerin bu süreçte yaşayabilecekleri ile baş etmelerinde yararlı olabilecek bazı öneriler sıralanmıştır:
Geleceğinizi önce kafanızda kurun
İnsanın kendisine bir çerçeve çizmesi (başka bir deyişle kişisel bir vizyon ve misyon oluşturması) bir çok şeyi kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle önce geleceğinizi kafanızda kurun. Kendinizi kim olarak, nasıl bir insan olarak görmek istediğinizi ve gelecekte nerede olmak istediğinizi belirleyin. Kafanızda belirlediklerinize inandığınız zaman atacağınız her adımı bunlar yönlendirecektir. Fakat bunun edilgin bir bekleyişle değil, ancak etkin bir çaba harcayarak gerçekleşebileceği unutulmamalıdır.
Meslek edindiğinizi unutmayın
Üniversite yıllarında en çok yapılan yanlışlardan birisi de gençlerin lisedeymiş gibi davranması ve bir meslek edindiklerini unutmalarıdır. Nitekim bir çok üniversite öğrencisinin devamsızlık hakkını sonuna kadar kullanması da bunu göstermektedir. Aslında üniversite yıllarında bilgi edinmek için kitap okumaya ders çalışma denmesi büyük bir yanlışlıktır. Çünkü üniversitede ders çalışma denen çaba mesleki bilgi edinmedir. Yalnız geçebilecek notu alacak kadar çalışmak da lise yıllarından kalan bu tutumun uzantısıdır ve mesleği yarım yamalak öğrenmekten başka sonuç yaratmaz.
Kantindeki ortamın çekiciliği ya da dersin sıkıcılığı nedeniyle dersi asmak çok çekici gelse de mümkün olduğunca her derse girmeye çalışın. Bütün ders boyunca aklınızda kalan tek bir cümlenin yaşam boyu işinize yarayabileceğini ve özel bir çaba harcamadığınız sürece hayatınız boyunca aynı dersi bir daha dinleme şansınız olmayacağını unutmayın.
Tembellik için bahane üretmeyin
Öğrencilik yıllarında ‘ders çalışmamak’ için en çok kullanılan bahanelerden birisi de öğretilenlerin gereksiz olduğu ve bir işe yaramayacağı düşünceleridir. Verilen bilginin gerekli olup olmadığına karar verebilecek durumda olmadığınızı ve düşüncenizin doğru olduğu düşünülse bile mesleğiniz ile ilgili fazla bilgi edinmenin hiçbir zararı olmadığını unutmayın.
Stajı bir angarya ya da tamamlanması gereken bir uygulama olarak görmeyin. Staj, mesleği yakından tanıma, gelecek için yatırım yapma ve kendinizi göstermek için bir fırsat demektir. Mutlaka en iyi ve verimli bir şekilde geçirin.
Üniversitenizin tanın(ma)mışlığına takılıp kalmayın
Tek başına ‘iyi’ bir üniversitede okumanın her türlü kapıyı açtığını ya da ‘kötü’ bir üniversite diplomasının hiçbir anlam taşımadığını düşünmeyin. ‘İyi’ olarak tanınan bir üniversitede okumuyorsanız kendinizi yetiştirmek için daha çok zaman ve emek harcamanız gerekmektedir. Kolay iş bulmanın ve mesleği severek yapmanın yolu hangi üniversitede okuyor olursa olsun insanın kendisini yetiştirmesinden geçmektedir.
Üniversite yaşamının tadını çıkarın
Bol bol arkadaş edinin. Sosyal etkinliklere katılın. Çok insan tanıma ve çok farklı insanlarla ilişki kurma insanı zenginleştirir. Dar kalıplara, dar arkadaşlıklara ve kapalı gruplara kapılıp kalmayın. Üniversite yaşamının tadını çıkarmanın ‘vur patlasın çal oynasın’ anlamına gelmediğini; çok farklı ortamlarda duyguların en yoğunlarını, bağlılığı, arkadaşlığı, dostluğu yaşama ve etkin olma anlamına geldiğini unutmayın. Yalnız kendini düşünen bencil ya da kendini bütünüyle ihmal eden ve hep başkalarını düşünen insan olmayın. Kendiniz için istediğinizi, başkası için de, başkası için istediğinizi kendiniz için de isteyin.
İstemediğiniz bir alanda okumaya başlıyorsanız, tekrar düşünün
Pek istemediğiniz bir bölümde okumaya başlıyorsanız, çok daha dikkatli davranın. Öncelikle olanaklarınızın değiştirme şansı verip vermediğini değerlendirin. Olanaklarınız böyle bir şans vermiyorsa buna takılıp kalmayın. Okuduğunuz bölümü tanımaya çalışın. Sevebileceğiniz ve hiçbir zaman sevemeyeceğiniz yönlerini belirlemeye çalışın. Değiştirmeme kararı verirseniz mesleğinizi sevmek için elinizden geleni yapın. Bilgi edinmek ve o dalda çalışanları tanımak kararınızı etkileyebilir. Her şeye karşın sevemeyeceğinizi düşünüyorsanız 1-2 yıllık kaybın insan ömrü için çok uzun bir süre olmadığını ve yaşam boyu istemediği bir mesleği sürdürmenin bedelinin çok daha ağır olacağını unutmayın.
Kendinizi geliştirin
Üniversiteli olmanın yalnız meslek edinme ile sınırlı deneyim olmadığını, insanın kendisini psikolojik ve sosyal olarak geliştirmesi anlamına da geldiğini unutmayın. İlişki ve iletişim kurma becerinizi geliştirin. Bol bol kitap okuyun. Bilgisayar ve yabancı dil gibi her meslek için gerekli olana bilgi ve beceri donanımları edinmek için elinizden gelen her çabayı gösterin.
Üniversitenizin olanaklarını öğrenin
Üniversitenizin olanaklarını öğrenin ve onlardan en üst düzeyde yararlanmaya çalışın. Üniversiteli olmanın verdiği hakları mümkün olduğunca kullanın. Klüplere, klüp etkinliklerine ve çeşitli kuruluşların projelerine katılın.
Yaşadığınız hayal kırıklıklarının küskünlüğe dönüşmesine izin vermeyin
Daha üniversiteye başladığınız ilk günlerde olmak üzere üniversite yaşamınız boyunca bir çok hayal kırıklığı yaşayacaksınız. Beklediklerinizin bir kısmını bulamamanın yarattığı hayal kırıklıkları nedeniyle hayata, insanlara ve kendinize küsmeyin. Kendinizi yaşamdan, insanlardan ve sosyal etkinliklerden çekmeyin. Her hayal kırıklığının size yaşamla ilgili bir şeyler katacağını ve bunu olumlu yönde kullanmanın sizin elinizde olduğunu unutmayın.
‘Şimdi üniversiteli olan gençler’, üniversite yıllarınızın doyumsuz ve yaşam boyu heyecanla hatırlanan yıllar olması tamamen sizin ellerinizde. Bir türlü mezun olamayan ‘kronik öğrenci’ de olabilirsiniz, üniversite yıllarını doya doya yaşamış mesleğini benimsemiş ve donanımlı bir meslek elemanı olarak da mezun olabilirsiniz.
Prof. Dr. Erol Özmen
Muayenehane:
Talatpaşa Bulvarı, No: 50, Dora Apt, Kat: 3, Daire: 3, Alsancak, İzmir
Yüz yüze ya da online görüşme randevusu için telefon : 0 542 236 13 54
Yazılı olarak izin alınmadan alıntı yapılamaz.
Prof. Dr. Erol Özmen’in diğer makaleleri için lütfen tıklayınız