Psikoloji & Psikiyatri

Psikoloji ve psikiyatrinin internet adresi

Sızlanmacı, Hiçbir Şeyi Beğenmeyen Bir Kişi İle Nasıl Baş Edebilirsiniz

Prof. Dr. Erol Özmen
Sızlanmacı Hiçbir Şeyi Beğenmeyen Bir Kişi İle Nasıl Baş Edebilirsiniz Erol Özmen e1455690719652 - Sızlanmacı, Hiçbir Şeyi Beğenmeyen Bir Kişi İle Nasıl Baş Edebilirsiniz

Bazı insanlar hiçbir şeyden memnun olmazlar. Her şeyde eleştirecek bir şeyler bulur, sürekli bir şeylerden yakınırlar. Yanlarında kendinizi mutsuz hissedersiniz, içdünyanıza adeta karanlık çöker.

Kişilik yapısı açısından bakıldığında sızlanmacı tutum ve davranışlar yalnız belli bir kişilik tipine sahip insanlarda görülmez. Sızlanmacı tutum ve davranışlar en çok pasif agresif, depresif, narsistik ve obsesif kişilik yapılarında görülür.

Bunların her birinin kendine özgü sızlanma biçimleri vardır. Pasif agresif kişiler üzerlerine düşen görevleri ve sorumlulukları yerine getirmeden sızlanıp dururlar. Depresif kişiler ise tam tersi sızlanıp dursalar bile ellerinden geldiğince sorumluluklarını yerine getirmeye çalışırlar. Narsistiklerin söylenmeleri sızlanmadan çok eleştiri tarzındadır. Kendisine yapılan haksızlıklarla, adam yerine konulmadığı ve hakkının kendisine verilmediği ile ilgili söylenip dururlar. Obsesiflerin sızlanmaları çevresindekilerinin işleri yeterince özenli yapmadıkları ile ilgilidir ve işlerin kendi istediği gibi yapılmamış olmasından yakınırlar.

“Sızlanma” hemen her zaman psikolojik bir gereksinimden kaynaklanır. Sızlanma bazı kişiler için “ne kadar çok çektiğinin” ve bu nedenle doğal olarak bazı şeyleri hak ettiğinin ifadesidir. Sızlanan kişi kendini bir mağdur ve bir mazlum gibi görür. Bunu herkese göstermek gereksinimi içindedir.

Sızlanma bazen sevgi arayışının, sevilme gereksiniminin ifadesidir. Fakat bu tür insanların sevilme gereksinimi doymak bilmeyen bir tarzdadır. Sanki hiç bir şekilde giderilemeyen sevgi açlığı söz konusudur.

Değiştirilebilecek bir şey yoksa kabullenmekten başka çare yoktur. Fakat sızlanmacı kişiler hiç bir zaman kabullenemezler. Haksızlığa uğradığını, bulunduğu konumda olmaması gerektiğini düşünürler.

Bir şeylerin değişecebileceğine özellikle kendilerinin değiştirebileceğine inanmazlar. Sızlanmaları ve hep başkalarını suçlayan tutumları ile adeta iç dünyalarında derinlerde hissettikleri yetersizlik ve çaresizlik duyguları ile baş etmeye çalışmaktadırlar.

Sızlanma bazen otoriteye açıkça söylenemeyen öfkenin yansımasıdır. Sürekli yakınarak adeta başkalarından öfke çıkarırlar.

Sızlanmacı insanlar çoğu zaman kendisinin yapabileceği bir şeyin olmadığına, değiştirme ve yönlendirme gücünün olmadığına inanırlar. Kendilerini çaresiz, güçsüz ve ezik hissederler.

Hayatta büyük bir haksızlığa uğradıkları duygusuna sahiptirler. Bu duygu onlarda bir yandan da her şeye hakları olduğu, her şeyi doğal olarak hak ettikleri duygusu yaratır. Hak ettiği duygusu bazen öylesine etkili olur ki hiçbir çaba harcamasa da gereksinimlerinin karşılanması beklentisine kapılır. Hatta o istemeden verilmesi gerektiğini düşünürler.

Olup bitenlerde kendisinin hiçbir sorumluluğu olmadığını düşünür, sorunun yaşanmasının bütün sorumluluğunu başkalarına yüklerler. Bu değerlendirme biçimi sorunu çözme sorumluluğunun da başkalarına yüklenmesine yol açar.

Sorunlar içinde debelenip durdukları izlenimi verirler. Çıkış yolu aramayacak kadar çözümsüz bir durumla karşı karşıya olduklarını düşündükleri için kendileri bir çıkış yolu aramadıkları gibi başkalarının gösterdiği çıkış noktalarını da dikkate almazlar. Sorunların nasıl çözülebileceği konusunda kafa yormazlar, akıllarına gelen çözümleri ya da başkalarının önerilerini kolayca ve ustaca etkisizleştirirler. Sanki büyük bir güç ya da sihirli bir el her şeyi kolayca değiştirivereceği beklentisi içinde gibidirler.

Sızlanmacı kişiler ile baş edebilme:
Sızlanmacı kişi ile baş etmeye çalışırken onun bu tutum ve davranışlarının altta yatan nedenlerine ve kişilik yapısına uygun çözüm aranması gerekmektedir. Bu nedenle aşağıda tanımlanan yöntemlerin hangisinin yararlı olacağını belirlerken karşınızdaki kişinin kişilik özellikleri ve yaşanılan sorunun özellikleri dikkate alınmalıdır.

Öncelikle onun bakış açısını pekiştirmekten kaçının. Konuşmanızda onun düşüncelerini haklı çıkaracak ifadelerden uzak durun.

O size ballandıra ballandıra yakınırken onu can kulağıyla dinlediğinizi gösterin. Mümkün olduğunca güncel olan belli bir konuya odaklanmasını sağlayın. O konuyla ilgili ek sorular sorun, ayrıntılarını öğrenmeye çalışın. Gerektiğinde nazikçe sözünü keserek sorunu içiçe geçmiş bir sürü sorun olmaktan çıkarmaya çalışın.

Sızlanmacı kişiler sorunları genelleştirmeye yatkındırlar. Mümkün olduğunca bu yaklaşımını kırmaya çalışın.

Onun söylediklerinin yersiz ve dayanaksız olduğunu ısrarlı biçimde kanıtlamaya çalışmayın. Son derece mantıklı açıklamalarınızı kolayca kabul etmesini beklemeyin.

Onun sorumluluklarını üstlenmeyin ya da başkalarına yüklemeyin. Sorumluluklarını yerine getirmesini yakından izleyin.

Ondan beklentilerinizde ve isteklerinizde kararlı ve tutarlı olun. Beklentilerinizi karşılamadığında (ki davranış değişikliği gösterene kadar kolay kolay karşılamayacaktır) bunu kendiniz için büyük bir hayal kırıklığına dönüştürmeyin. Onun beklenen davranışının bu olduğunu herkese böyle davrandığını unutmayın.

Söylenip durduğuna bakmayın, pasif-agresif bir davranış içine girmediyse söylenip dursalar da işleri sonunda yaptıkları gözlenir.

Bir sorunla karşılaştığında sızlanmacı kişiler sorunla ilgili kendisinin bir şey yapamayacağını düşünürler. Adeta çaresizlik sarmalına kapılmış gibidir. Bu bakış açısını kırmak için onunla birlikte çözüm üretmeye çalışın. Gerekirse ilk adımı siz atın. Kendisinin bir şey yapamayacağı duygu ve düşüncelerini aşmasına yardımcı olun.

Prof. Dr. Erol Özmen

Muayenehane:
Talatpaşa Bulvarı, No: 50, Dora Apt, Kat: 3, Daire: 3, Alsancak, İzmir
Yüz yüze ya da  online görüşme randevusu için telefon : 0 542 236 13 54

Yazılı olarak izin alınmadan alıntı yapılamaz.

Prof. Dr. Erol Özmen’in diğer makaleleri için lütfen tıklayınız