Psikoloji & Psikiyatri
Psikoloji ve psikiyatrinin internet adresiÇocuğunuzla Etkili İletişim Kurmanın Pratik Yolları
Uzman Klinik Psikolog Kadriye Özadmaca
Çocuğunuzun anlattıklarını mutlaka dinleyin ve bunu onun seviyesine inerek, göz teması ile ve gerçekten vakit ayırarak dinleyin. Bazen sadece dinlemek etkili iletişim için yeterlidir. İletişime, kendini vererek değil de, sadece dudaklarıyla katılan biriyle iletişim kurmaya çalışmak cesaret kırıcı olabilir.
DOĞRU DİNLEME TÜRLERİ
a) Pasif – Edilgen Dinleme: Sessizlik, karşımızdaki kişiye gerçekten kabul edildiğini duyumsatan ve sizinle duygularını daha fazla paylaşması için onu yüreklendiren, çok güçlü sessiz bir iletidir. Sessizlik, her zaman anlatana gerçekten tüm dikkatinizi verdiğinizi kanıtlamaz. Bu nedenle dinlerken, özellikle duraklamalarda, onu gerçekten dinlediğinizi göstermek için sözlü ya da sözsüz belirtiler vermeniz son derece önemlidir. Baş sallamak, öne eğilmek, gülümsemek, kaşını çatmak ve başka davranışlar, uygun zamanlarda yapılırsa, anlatanı gerçekten duyduğunuz mesajını verir.
b) Kapı Aralayıcı Mesajlar: Bazı kimseler daha çok konuşmak için ek yüreklendirme beklerler. Bu tür bir destekleme için verilen mesajlara “kapı aralayıcılar” denir.
Örneğin: “İlginç devam etmek ister misin?”
“Bu konuda başka birşeyler daha söylemek ister misin?” gibi
c) Etkin Dinleme (Katılımlı Dinleme): Etkin dinleme dinleyenin, anlatılanı yalnız duyduğunu değil, aynı zamanda doğru olarak anladığını da gösterir. Bu yüzden bu yöntem en sağlıklı iletişim yöntemi olarak kabul edilmektedir.Konuşan bireyin söylediği sözleri açarak, tekrar etmekten ibaret olan Etkin-Katılımlı Dinleme, insanlar arasında yalın, daha anlamlı bir ilişkinin gelişmesine fırsat verir. Anne babasının kendisini dinlediğini gören çocuk önce, kendisine değer ve önem verildiğini, kabul edildiğini, buna bağlı olarak da sevildiğini düşünür. Aynı zamanda çocuk duygularını ifade etme olanağı bulduğundan “anlaşıldım” duygusunu yaşar ve rahatlar. Bu durum, hem benlik saygısının artmasına, hem de kendisini dinleyen kişiye yakınlık duymasına neden olur. Ve daha da önemlisi DİNLEMEYİ öğrenir. Bu sağlıklı mesaj akışı çocuğun ailesiyle bağını güçlendirir ve iletişimin devamını sağlar.
DUYGULARINI İFADE ETMEDE ÇOCUĞA YARDIM
Ebeveynin, kendini ifade etmesi için çocuğa yardımcı olması gerekir. Ebeveyn duyguya bir anlam verdiğinde çocuğu daha kötü etkileyeceğinden korktuğu için, genellikle bu tür bir yaklaşım içinde bulunmazlar. Çocuğu içinde bulunduğu kötü durumdan uzaklaştırarak ona yardımcı olduğunu düşünürler ancak bu durum çocuğu daha çok üzer. Oysa çocuk hissetmekte ve düşünmekte olduğu, kısaca o anki yaşadıklarını sözcükler halinde duyduğu zaman rahatlar. Bir başkası, onun iç dünyasında yaşadıklarını anlayabilmiş ve bunu dile getirmiştir. Herhangi biri tarafından sorgulandığı, suçlandığı veya öğüt verildiği zaman, çocuğun yapıcı ve olumlu düşünmesi zordur.
Basit bir “Ya…Hımm…Anlıyorum” bile bazen çok işe yarar. Bu tür onaylamalar, anlayışlı, sıcak bir “hıhım” la da pekiştirildiğinde, çocuğa kendi düşünce ve duygularını keşfetmesi için ortam hazırlar ve kendi çözümlerine ulaşmasını sağlar. Günlük yaşamda anne-baba çocuk ilişkisinde yer yer mücadele yaşanır. Zamanın yetersizliği bazen bu mücadeleyi öylesine arttırır ki ebeveynle-çocuk, karşılıklı olarak birbirlerine “düşman” gibi görünebilirler. Burada önemli olan ebeveynin gördüğünü söyleyerek, sorunu dile getirerek, gerektiğinde çocuğu bilgilendirerek ve kendi duygularını yansıtarak işbirliği içine girmesidir. Anne babanın kendisini çocuğun yerine koyduğunda yapacağı yaklaşım, suçlama ve tehdit etme içermeyeceğinden çocuğa, karşısında olmak yerine onun yanında olduğu mesajını verecektir. Bunu yapmak için nerede hatalı olduğunu söylemek yerine, durumu anlatabilirsiniz, bilgi verebilirsiniz, uzun uzun anlatmak yerine bir sözcükle özetleyebilirsiniz. Çok fazla soru sormayın.
Sağlıklı iletişim için iletişim engellerinden kaçının
1.Emretme, Yönetme: “Yapman gerekir…” “… Yapacaksın” “Yapmak zorundasın”
Korku ya da aktif direnç yaratabilir, Söylenenlerin tersini “denemeye” davet edebilir; isyankar davranışa ya da misillemeye yol açabilir.
2.Uyarma, Tehdit Etme (Gözdağı Verme): “… yapamazsın … olur” , “Ya yaparsın, yoksa babana söylerim”
Korku, boyun eğme yaratabilir, söz konusu sonuçların gerçekten meydana gelip gelmeyeceğini “denemeye” yol açar, gücenme, kızgınlık, isyankarlığa neden olabilir.
3.Sürekli Öğüt Vermek: “Yapmalıydın”, “Senin Sorumluluğun”, ”Şöyle yapmak gerekir”
Zorunluluk ya da suçluluk duyguları yaratır. Çocuğun durumunu daha şiddetle savunmasına yol açabilir .
4.Yargılama,Eleştirme, Suçlama: “Olgunca Düşünmüyorsun, Sen Zaten Tembelsin…..”
Yetersizlik, aptallık, yanlış değerlendirme anlamı taşır. Çocuğun olumsuz bir yargıya hedef olma ya da azarlanma korkusuyla iletişimi kesmesine yol açar. Genellikle çocuk yargı ve eleştirileri gerçek olarak algılar (“ben kötüyüm!”) ya da karşılık verir (“siz de daha mükemmel değilsiniz”).
Genel olarak iletişim engellerini maddelendirecek olursak eğer;
1-EMİR VERMEK, YÖNLENDİRMEK ( Kes şunu! )
2-UYARMAK, GÖZDAĞI VERMEK ( Sus, yoksa! )
3-AHLAK DERSİ VERMEK ( Senden daha iyisi beklenir )
4-ÖĞÜT VERMEK, ÇÖZÜM VE ÖNERİ GETİRMEK ( Benim sana söylediklerimi yap )
5-ÖĞRETMEK, NUTUK ÇEKMEK, MANTIKLI DÜŞÜNCELER ÖNERMEK
6-YARGILAMAK, ELEŞTİRMEK, SUÇLAMAK, AYNI DÜŞÜNCEDE OLMAMAK ( Olgun biri gibi düşünmüyorsun)
7-ÖVMEK, AYNI DÜŞÜNCEDE OLMAK, OLUMLU DEĞERLENDİRMELER YAPMAK
8- AD TAKMAK, ALAY ETMEK
9- YORUMLAMAK, ANALİZ ETMEK, TANI KOYMAK
10-SORU SORMAK, SINAMAK, ÇAPRAZ SORGULAMAK
11-SÖZÜNDEN DÖNMEK, OYALAMAK, ALAY ETMEK, ŞAKACI DAVRANMAK, KONUYU SAPTIRMAK .
SEN” MESAJI YERİNE “BEN” MESAJI VERİN
Ben mesajlarının daha etkili olmasının nedeni “sorumluluk mesajı” olarak değerlendirilmelerinden kaynaklanır. Ben mesajı gönderen bir kişi kendi hakkında yaptığı değerlendirmeyi karşısındaki kişiyle paylaşmak üzere sorumluluk yüklemektedir. Bu nedenle karşısındaki kişinin davranışını değiştirme olasılığı da yüksektir. Diyelim ki siz bir şey anlatırken, karşınızdaki kişi ikide bir sözünüzü kestiği için sinirlendiniz. Davranışı (sözünüzü kesmesi) sorun çıkarmış oluyor. Sorunun sahibi sizsiniz. İçten içe sinirleniyorsunuz. Ancak ona “kabasın” diyerek vereceğiniz tepki, iletişimi bozar. Çünkü sen mesajı, karşımızdaki kişi hakkında olumsuz bir yargıyı içerir. Oysa “böyle sık sık sözümün kesilmesi beni rahatsız ediyor” şeklindeki bir tepki, duygularınıza karşıdaki kişiyi ortak etmeyi hedefler. Bu da iletişimi zedelemez. İletişim engellerinden uzak durduğunuz da, çocuğunuzla aranızda güvenli ve sağlıklı bir iletişim temeli atmış olursunuz.
Özetleyecek olursak eğer….
1-Çocuğunuza zaman ayırın. Ama görüntüde orda olduğunuz bir zaman değil ruhunuzuda işin içine katabileceğiniz bir zaman yani etkili bir zaman ayırın. Sorunlar her zaman olacak artık zaman zaman sorunları rafa kaldırmayı öğrenmemiz lazım. Onların bize ihtiyacı var. Çocuğunuzla geçmiş zaman asla boşa geçmiş zaman değildir.
2-Çocuğu sevmek, ona bolca ve pahalı oyuncak almak değil onunla ortak faaliyetleri paylaşmak, ona zaman ayırmak, onunla oyun oynamaktır. Çocuğu sevmek sözle sevgiyi ifade etmenin ötesinde, eylemle bu duyguyu ona yaşatmaktır.
3-Çocuğunuzla birlikte olduğunuz zaman tüm dikkatinizi ona yoğunlaştırın. Bu nedenle de, başka bir işle meşgulken değil, kendinizi rahat hissettiğinizde çocuğunuzla ilgilenerek, anne ya da baba olmanın keyfini çıkarın.
4-Aşağılamak, suçlamak, çocuk adına karar vermek yerine, çocuğu dinleyin.
5- Dinlendiğini düşünen çocuk kabul edildiğini, dolayısıyla sevildiğini düşünen çocuktur.
6- Göz kontağı kurarak, gülümseyerek kabul belirtisini beden diliyle pekiştirin. Böylelikle çocuk “kişiliğine saygı duyulduğunu” düşünerek iletişimini sürdürür.
Aile bireyleri birbirlerinin dostu, sevgilisi ,arkadaşı, sırdaşı, yardımcısı, destekçisi, kendisiyle onur duyduğu eşi, çocuğu, anne babası OLMALIDIR.
Uzman Klinik Psikolog Kadriye Özadmaca